Gerçekten her kararımızı biz mi veriyoruz ?
Başka şehirlerde yaşadım ve bunların temel kaynağını ise bulunduğum konumdan ve ailemden kaçmaktı diyebilirim. Kendimle yüzleşmekten korkan tarafım beni oradan oraya ailemden uzağa götürüyordu.
Şu ana kadar amacım bir yere gitmekten ziyade olan şeyden kaçmaktı. Başka şehir değiştirdiğimde çok farklı şeyler olmadı. Çevre arkadaşlar mekanlar değişti evet. Bunlar ise belli değişiklikleri bir yere kadar sağladı.
Yolda olmak güzeldi. İnsanlarla buluşmak güzeldi. İmkanlar güzeldi.
Bir yerin bir iyi tarafı var diye nitelendirdiğimizde bir de kötü yanı vardır. Bunu bilincinde olarak bütünüyle o yeri kabul edersek bize her yer huzurdur.
Birçok kaynaktan çevreden bilgi ve deneyimler elde ediyoruz. Bazen unuttuğumuzu düşünsek bile bu kaynakların ışığında kararlar alabiliyoruz.
Bazı kararlar ise kendimizden gelen ve içsel dünyamıza ait olduğundan karar veriyoruz.
Burada fark ettiğiniz üzere dışarıdan gelen bir kararı alırız ve içeriden gelen bir kararı ise veririz.
Sizin burada karar mekanizmanız nasıl çalışıyor ? Daha çok karar veren misin ya da alan mı ?
Başkalarına bakıp karar alan ve bu şekilde ilerleyen birinin aslında amacı o başkalarına iyi gözüküp kendini onaylatmaktır.
Dışarıdan karar almaya devam ettikçe içeriden karar vermek zorlaşıyor. Dışarının istediklerini uygulamaya başladıkça kendinden uzaklaşırsın. İyi veya kötü diye bir şey bulunmuyor.
Karar verirken bu mekanizmayi fark ettikçe görürüz ki yeniden karar verme yetisine sahibizdir.
Verilen kararların dibine inmek ve nedenini sorgulamak ise bize bu kararların nereden geldiğini gösterir.
Bir başka bakış açısı ile yaklaştığımızda kararsızlığa bir bakalım. Bu mekanizmaları öğrenip çok bilgi altına girince hızlanmak yerine yavaşlıyoruz. Her şeyi sorgularken hareket etme yetimizi kaybediyoruz.
Her bir olasılığı düşünürken içimizde bir kargaşa çıkartıyoruz.
Sahi nedir bu kararsızlık ?
- Başına kötü bir şey gelmesi korkusu
- yanlış yapmaktan korkmak
- bilinmeyene gitmekten çekinmek
- kendine güvenmemek
- bırakmaktan korkmak
Nedir işin özü bize bu olasılıkları bırakmak nasıl gelir?
Olduğu Gibi
Olayın temelinde yatan ise çok bilmenin yanında diğer bütün olasılıkları reddedememek ve yanlış karar vermekten korkmaktır.
Kararsızlığın ardında neyi isteyip istemediğimizin tam olarak farkına varmamak yatar. Bir başka bakış açısı ile bakarsak bu durumda hedefi gördükten sonra yolun zenginlikleri ve faydalarını düşünmek veya ortamını hissetmek yardımcı olacaktır.
İnsanın diğer olasılıkları bırakamaması ise yerine yenisinin gelemeyeceğini ve dolduramayacağına inandığını gösterir. Kendine veya hayatına güvenmemek ile birlikte bu şey ortaya çıkar.
Yanlış karar diye bir şey icat olmadı. Şu ana kadar her ne karar verdiysek hepsi bizim hayrıma ve faydamıza olmuştur. Bazen bunları göremesek bile inan…
Burada geçmişte verdiğimiz kararlardan ders çıkartıp büyüyerek yeni kararlar verebiliriz.
Neyi istemediğinizi fark ettiğinizde neyi istediğinizi bileceksiniz.
Kararsız kalman o şeyi gerçekten istemediğindendir. Karar veren emin adımlarla ilerler oraya. Çok ufak adımlar bile olsa.
Diğer bütün olasılıklarını reddetmenizin nasıl güçlü bir his olduğunu ve aslında karar verememenizin nedeninin bu olasılıkları red edememek olduğunu anlasanız daha kolay karar verir miydiniz ?
Neyi istemediğinizi anladığınızda neyi istediğinize odaklanabilirsiniz.
Kararsızlığın Bataklığı
Kararsızlık problemi geçmişte yaptığın pişmanlıkları düşünerek onu geleceğe yansıtmandır. Kendine bu konuda güvenin yoktur ve adım atmaktan çekiniyorsun.
Çünkü güven gittiğinde yerine endişeyi koymuştun. Bu endişe hali ise evham yapmana sebep oldu.
Kararsızlık, gündüz ve gece düşünüp kendini gelecek ve geçmişe hapsetmektir. Tek gerçeğimiz şu anımız olduğundan geleceği zihinle tayin etmek boş bir çabadan ibarettir.
Nasılları zihnimizde aşırı şekilde düşünmenin anlamı ise hayatı kısıtlamaktan başka bir şey değildir.
Yanlış yapmaktan korkmak ise bizi bu zihin hareketine geri sürükler. Kendimizi hayattan izole ettirmeye bile sebep olabilir.
Kim olduğumuzu ve tam olarak ne istediğimizi bilmemek ve savrulmaktan korkmak bizi kararsızlığa çekmektedir.
Yaşamadan, deneyimlemeden, tatmadan gerçekten orada olamayız. O yüzden başkalarının deneyimlerine sadece bakarız.
Bu eylemin sonucunda düşündüklerin ise seni sana gösterir. Bunlar;
- Başkalarının düşüncelerini gözetip derinde yatan bir dışlanma korkusunu
- Seçiminin hatalı olduğunu düşünerek yanlış yaptığını ve suçlanacağını
- Diğer seçenekte olmayı hayal ederek bu seçiminin yanlış olduğu
Burada eskilerin bir sözüne gidip düşünebiliriz. “En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir.”
Bu söz bize hayatta yol alırken kararsız kaldığınızda endişe hali sizi olduğunuz yeri çivileyecektir. İki seçenekten birini seçmeniz ve yola girmeniz en azından size bir şeyler katacaktır.
Bu kararı sakince ve eminlikle gerçekten ne istediğini kendine sorarak verebilirsin. Verdiğin karar senin için en iyisi olandır.
Çözüm Şimdi ve Burada
Bu tercihsizliğin getireceği ise içsel bir huzurdur. Ne bir yere varma saplantısındasındır yada bir yerde sabit kalma uğraşındasındır.
Sadece ortadasındır. Ne yaparsan yap senin buraya gelmen armağandır. Kendini ilerlediğin yolda kınamak veya suçlamak beyhude bir yaklaşımdır.
O yola girmeseydin şimdi öğrendiklerini öğrenemezdin. Kendine o sonuçlardan ders çıkaramazdın. Geçmişe küçük bakışlar atıp ders çıkabilirsin. Sadece küçük bakışlar ile.
İçsel huzurun olduğu nokta burasıdır. Tercih yapma çabasında olmadan yapabilmek. Kendine ve hayata güvenerek ilerlemek.
Şehirler mekanlar ve insanlar üzerinden dikkati içeriye çekebilmek rahatlatacak seni.
Saplantı şeklinde dışarıda olan bir şey üzerinde bu kadar düşünmek seni ona saplar. Önemli olan dışarıda ki şey için bu kadar enerji harcamaya değer mi ?
Nereye gidersen git kendini oraya götüreceksin. Dışarıda bir şeyden kaçtığını zannederek içinde onu taşımaya devam edersin. Dışarısı dediğimiz, içimizdekilerin yansımasıdır.
Rahatlatan Adımlar
Peki bu kararsızlık konusunda neler yapabiliriz ?
- Çok fazla kararsızlık yaşadığın konularda bir kağıt ve kalem alıp bu konuyla iligli düşünceleri, senin için iyi kötü aklına gelen her şeyi yaz.
- Bu düşüncelerin senin kendi içinden mi ya da gördüğün aldığın dışarı kaynaklardan mı geliyor dur ve bunları farket.
- Aklına gelen kaynakları, bu bilgileri aldığın yerleri hatırlayacaksın.
- Karar vermek için önünde daha net bir çizgi oluşacaktır.
- Karar verdikten sonra yanlış yaptığında cezalandırılma aklına geliyorsa bil ki bunlar senin içinde olanlardır.
- Gerçek hayatta sadece yaparız, sonucu yapılmadan bilinmez.