Kabulun Neresindesin ?

Ne kadar dışarıda ne kadar içeridesin ?

Yanına oturmamı söylediği, benim bir şey yapmamı dikte ettiği, bir şey getirmem gerektiği için yapmam gerektiği hissine kapılıyordum.

Bu his durumu tamamen içeride, dışarıyı memnun edip çevreyi hoş tutmaktan ibaretti.

Bu yapmak ve kabul etmek zorunda olduklarına yeniden kulak ver. Öncelik verdiğinin ne olduğunun farkına var.

Sürekli dışarıyı kabul ettirme çabası yalnızca kendine zarar verecektir. Senin kendi isteklerinin olduğunu görüp uygulamak sana iyi gelecektir.

Kendi örneğimden de yola çıkarak çoğu zaman farkında olmasan bile dışarıdan gelen her teklifi veya buyurgan bir sözü alıp sanki kabul etmek zorundaymışsın gibi davrandın.

Şu ana kadar onların sözleri sana bir emir gibi gelirken sadece boynunu eğdin ve kendini yoksaydın.

Ya farklı bir yol olsaydı ? Kendin için bir şeylere hayır diyebilmen ? Bedenini dinleyebilmen ? Kendin için bu zorlukları kendin ortadan kaldırsaydın.

Dışarının maşası gibi hissetmekten kurtulma şansın var. Kararı ve sorumluluğu dışarıya bırakmaktan dönme şansın var. Her an o kapıya tıklayabilirsin.

Çünkü şimdiye kadar dışarısı beni iyi ansın, çevreme iyi ve sakin tutayım diye böyle bir kişi oldun.

Başkalarını bu kadar düşünmek sürüden ayrılma korkusu ve sınır bilmemekten geliyor.

Dışarıya aşırı açıklama yapmak da buradan gelir. Dışarıyı ve orada bıraktığınız itibarı o kadar çok düşünüyorsunuz ki bu kadar açıklama yapma ihtiyacındasınız.

Bununda bir dengesini tutturup gerektiği yerde hak edene açıklama yapabilirsiniz.

Şu ana kadar tüm bunların sonucunda dışarısı içeriye galipti.

Bunu yapmayı da sen başardın. Bunu yapmaya başaran kişi olarak yıkabilirsin. Bu yarattığın benliği her an değiştirme gücü senin elinde bulunuyor.

Bu değişiklik çok zor veya basit değildir. Adım adım pratik ederek başkasını bu kadar düşünmektense biraz kendini düşünebilirsin.

Kendi hakkını yediğin buraya kadardı. Kendi kul hakkını eline alma vaktin geldi.

Sen elini taşın altında koymaz isen kimse senin kendi içinde bir şeyleri dönüştürmeyecek.

Bencil mi olacaksın ?

Şimdi bu yazıyı okurken

  • Dışarıya hiç mi önem vermeyeceğiz ?
  • Bu yaptığımız bencilce değil midir ?
  • Sadece kendimi mi düşüneceğim ?

bu soruları sormanız muhtemeldir.

İlk hedeflediğimiz dışarıya önem konusunda aşırıya gittiğimiz bu kabul ucundan yavaş adımlarla dengeye gelmektir. Ne hiç umursamaz davranışlar sergilemek ne de sadece kendimizi düşünüp oturmak değildir.

Bencillik tanımını kendinize göre yaptığınız için her yöne çekebilirsiniz. Eğer bu kadar dışarıya önem verdiğiniz ve bunu bırakmak istiyorsanız kendinize bir dönem bencillik pratiği eklemek iyi olacaktır.

İnsan kendini düşünüp sevmeden dışarıya bunu aktarması neredeyse imkansızdır. İçimizde olan şeyleri dışarıya verebiliriz çünkü onun hali bizde mevcuttur.

Kendini görmek

İnsan dışarıya dışarıyı memnun etme ile yaklaşarak yapay bir maske takınır ve kendinden uzaklaşır.

Kendini görmekten uzaklaşan insan ise hayattan tad alamaz hale gelir.

Kendini yaşamak dışarıya rağmen değil senin sayende gerçekleşir. Kendine önem ve değer verdikçe kendini görmeye ve hayattan tad almaya başlarsın.

Ailenin, öğretmenlerinin arkadaşlarının veya sokaktan geçen birisiyle ettiğin rastgele sohbetten edindiklerinle mi kendini tanımlıyorsun ?

Kendine görüşün ve yapabileceklerine ket vurduğun o inançların neler ?

Kendine bir yorumcu yerine bir gözlemci olarak bakabilseydin neler derdin ?

Kendine dışarıdan bir göz ile bakıyor olsaydın neleri idrak ederdin ?

Kendine, ailene ve çevrene nasıl davrandığın, zor bir durumda nasıl bir tepki gösterdiğin seni sana gösteren başlıca etmenlerdir. Bu etmenler seni sana kendini gösteren aracılardır.

Dışarıya fazlaca önem vermek içeride kendi duygu ve düşüncelerini büyük oranda yok saymak ile eşdeğerdir.

Kontrolün Yönü

Kontrol edip edemeyeceğin şeylerin farkına varmaya başlamış birisi karşısındakini kontrolden kendi değişkenlerini kontrol etmeye geçer.

Kendini ve verdiği bu giriş değişkenlerini kontrol ettikçe hayatını dönüştürmeye başlarsın.

Fazla kabul ile dışarıyı kontrol ve güvensizlik ise toprak elementini ilgilendirir.

Bu kontrol arzusu ilk başta insanın kendine zarar verir.

Bu kişilerin mide ve pankreasları ile ilgili bazı problemler yaşama ihtimalleri vardır.

İnsanın bu kontrol arzusunu dışarıdan içeriye aktarıp toprağını güçlendirmek onu akışa davet eder. Su gibi aktığında su sisteminide dengeye getirmeye başlar.

Tek bir yerden başlayan bu çark tüm sisteme etki eder. Bu sistem ki insanın kendi doğasını anlatır.

Hazmedemediğin olaylara yeni bakışlar getirmek, dünyaya bakış şekline yeniden bakmak, duygusal açlığını farkederek adım adım disiplin kazanmak burada güzel kapıları aralar.

Kontrolü yanlış objelerden kendi yönetebileceğimiz objelere çevirmek bize iyi gelir. Kendi hayatının efendisi olduğunu hissedersin.

Böylelikle kendimizle olan bağımızda kuvvetlenir. Kendine güven hissi arttıkça takip eden eylemlerde de daha emin adımlarla ilerlersin.

Adım Adım

  • Hazmedemediğin olaylara tekrardan bak. Aldıklarını gör.
  • Dünyaya olan bakışın kederli mi ? O da bir duygu mutluluk gibi. Duygularına yeniden bir göz at ve buradalığına şükret.
  • Duygusal açlık konusunda yeniden bedenine dönüp gerçekten aç olupp olmadığına bir bak.
  • Birisi bir teklifte veya ricada bulunduğunda biraz duraksa ve düşün öyle cevap ver. Kendini önceliklendir.

Bazı adımları hemen uygulayamasanda kendine iyi yaklaş. Adım adım bunları hayatına alman önemlidir. Bir günde her şey yapamassın ya. Damlaya damlaya göl olur.

Diğer yazılarımda görüşmek üzere. 😃

Sana selam olsun. 👋

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top