Kendinden yayılan bir enerji topunun içinde olduğunu hayal et. Bu enerji alanının ile dış dünya iletişimine geçiyordun. Dışarının böylelikle enerjisini hissedebiliyordun. Örnek olarak bazı ortamlara girdiğinde veya yeni insanlarla tanıştığında sana güzel gelmemesi veya iyi hissetirmemesi senin ve dışarının uyumlanmamasını gösteriyordu. Sadece her mekanın ve canlıların senin iç yolculuğunda bir şeyleri tetikliyor ve yansıtıyordu. İnsanlar İstediklerini yapmayınca, senin gibi düşünmediklerinde…

En ufak bir olayda kendini sıkıştırma ve zorlamaların bir şeye yetişme çabasıyla seni tüketmişti. Bunu alışkanlık haline çevirmiştin. Alıştığın şeye ise gözlerini kapamıştın. Sen bu şekilde hareket edebiliyordun. Kendini sıkıştırmak ve zorlamak senin için kolay olandı. Farkındalıksız bir şekilde uyguladığın stres ise sana zarar vermişti. Alarm modunda çalışan vücüdun yoruldu ve yoruldu. Bu durum senden enerjini çalmıştı. Böylece kendini sıkıştırmak senin için bir noktada zorunluluk haline…

İnsanlarla kurduğun ve sürdürdüğün bağlara dikkatle bak. İstemediğin bir şeyler gerçekleştiğinde kaçıyor musun ? Onlardan beklediğin ilgiyi sevgiyi, sen kendine ve onlara verebiliyor musun ? Bunlar çok değerli sorular çünkü insan bazı durumlarda yatay bir hale geçiyor ve karşıdan bazı şeyleri bekleyebiliyor. Bu bekleme hali seni şikayete, öfkeye sürüklemesi ise kolaylıkla gerçekleşiyor. İlgi ve sevgiyi görmediğinde; Gözlerini kaçırmak Önceden verdiğin gibi ilgi göstermemek O kişilerden…

Arayan ne kadar bulur derler ise çoğu zaman zar zor bulur. Arayan kişi bir objeyi kovalamaya ve onu yakalamaya çalışır. Kaçan nesne, kişi veya bir canlı ise kovalanacaktır. Sen hangi objeden kaçıyorsan o seni kovalayacaktır. Bu çift taraflı bir döngüdür. O yüzden hedefini aramakla bir yere varamazsın. Tüm hazineleri dışarı da arasan bile bulamazsın. O tüm cevherler senin içindedir. O yüzden ne kovalanacak bir şey var ne de öylece beklemek var. Hedefine gitmek ona koşmak ile değil aksine…

İnsanoğlu uzun bir yolculuğa çıktığını başından beri biliyordu. Sadece yolun sonunu görememek onu biraz tedirgin hissettiriyordu. Belirsizlik hissi onun için yeni deneyimlere açılmak yerine korkutucuydu. Zihnin kalıpları onu bir geçmişten bir geleceğe doğru sürüklüyordu. Sahi hangisine inanmalıydı ? Geçmişin verdiği korkular mı ? Geleceğin getireceği endişelerden mi ? Olanları kontrol etmek ve hayatında olacak şeyleri belirlemek onun bir yerde konforuydu. Böylece kendini kötü senaryolara…

2022 yılından bu yana yoga yaparken poz geçişleri arasında sağlam bir form tutturmadım. Odağım pozun son kısmında hedefe varmakla ilgiliydi. Şimdi ise bir pozdan diğer poza geçerken geçişlerin daha çok farkındayım. Beden farkındalığını arttırıyorum ve hatırlıyorum. Bu şekilde ilerlemek benim yogadan Keyif almamı, Bedenimi kontrol etmemi Pozları yaparken güvenimi arttırdı. Bakışları sonuçtan sürece çevirmek bu değerleri bana sağladı. Sende bakışlarını sonuçtan sürece çevirdiğinde kazanım elde…

Eğer 4 Aracınız yok ise; Vizyonlar Misyonlar Amaçlar Değerler Ayaksız bir masanız var. Bu yüzden sağlam bir temel üzerinde üretim yapmak için ayakları tek tek yapmanızın faydası olacaktır. Vizyon arzu edilen bir şeydir ve birçok açıdan imkansız olarak görülebilir. Çocukluğunuzda yaptığınız şeyler, zamanı unutturan anlar sizin vizyonunuzu bulurken yol gösterebilir Arzu ettiğiniz durumları hatırlamanızı sağlayabilir. Vizyonunuz yaşam çerçevenizde ulaşacağınız sınırsız bir nokta gibidir….

Abur cubur ve paketlenmiş yiyecekleri aşırı yemeyi kendime yasaklamıştım. 4-5 farkındalık yaşayana kadar bu yasakları çiğniyordum. Bundan önce, Zihnimdeki eski kalıplar yüzünden stresli zamanlarda çok yemek yiyordum. Kendimi unutarak pek çok insanı memnun ettim. Suçluluk duyduğum şeyleri gereğinden fazla anlattım. Aşırı yemenin hayatımın diğer alanlarına da yansıdığını fark ettiniz mi? Hayatınızın bir alanında uç noktalara gitmek hayatınızın diğer alanlarına da yansıyacaktır. Bu “tek bir…

Yan yatmış şişenin içinde küçük bir insan hayal et. Bu insan şişenin dibinde kapalı olan kısımdan ışığa koşmaya çalışıyor. Gözünü sadece o tarafa dönmüş ve ilerlemeye çalışıyor. Şişenin ağız kısmı ise tam olarak gözükmüyor. Karanlık kısımda kalmış. O küçük insan şişenin karanlık kısmına yürüyüp ağzından geçse aydınlık tarafa rahatlıkla ulaşabilir. Ama o şişenin içindeyken sadece aydınlığı görüp oraya koşmaya çalışıyor. Şişenin diplerine doğru bastırmış olduğu karanlıkla yüzleşmekten hem…

Yemek yeme konusunda kendime şunları yemeyeceğim desem bile yiyordum. O yemeğe ulaşmak bir stresten ve işlenmemiş duygulardan kaçma yolu olarak karşıma çıkıyordu. Duygusal olarak bir yemek açlığı çekmek yaşanmışlıklarından kaçmanın bir başka yoludur. Zihin burada seni yine bir sonuca sürüklemeye çalışıyor. Düşünsene duygusal olarak aç olduğunda nasıl yediğini veya keyif aldığını düşündün mü ? Sadece yemek yemek için veya atıştırmak için hızlıca yedin. Bu kendini doyurma değil, ihtiyaç fazlası…

8-9 yaşlarında bana yeni bir bilgisayar alınmıştı. O zamanlar 1-2 oynun yanına spider-man oynunu da alıp oynamak istiyordum. Hemen çarşıya gidip oynun crackli halini yani bir nevi kopyalanmış halini satın almıştım. O dönemlerde orjinale ulaşmak biraz daha zorluydu. Aldığım cd “dvd” tipindeydi. Yani bilgisayarda bir dvd okuyucu olması gerekiyordu. Ama benim bilgisayarımda cd-rom vardı. Elimdeki dvd ile gittiğimde onu okuyamamıştı. O zamanlar bunu bilmiyordum ve çalıştıramamıştım. Bir anı…

45 yaşında bir kadın, kliniğe geldiğinde yıllardır geceleri uykusuzluk çektiğini bildirmişti. Rahatsızlığı daha detaylı sorgulandığında ise gece yatarken bacaklarında rahatsızlık hissettiğini söylemişti. Sadece ayağa kalkıp etrafta dolaştığında rahatladığını ve bacaklarını hareket ettirme ihtiyacı duyduğunu anlatmıştı. Bu kadın huzursuz bacak sendromundan müzdaripti. Huzursuz bir zihin seni şu andan kopartıp gelecek ve geçmişte dolaştırıyor. Bu kadını uykudan kaldırıp rahatlatmak için…

İnsan hayatında kabulün neresinde olduğunu görüp içeri ile dışarının dengesini anlattığı bir blog yazısı.